23 Haziran 2013 Pazar

Yeni başlayanlar için Portekiz 101





Yeni başlayanlar için serimizin ikinci yazısındayız :)

İtalya'yı okumak için burayı tıkalyalım

Portekiz... Sanırım Avrupada hiç etkileşimimizin olmayan tek ülke. Buna rağmen birçok ortak yanımız var :)
Bakalım nelere dikkat etmek gerekiyor Portekiz'de:

Ben Portekiz'de Porto'da okudum ama nerdeyse tüm Portekiz'i gezdim. Ve bunlar da benim nacizane gözlemlerim:

- Portekiz'e benim gibi İzmir'de yaşayanların gelmesi baya bir çetrefilli. Önce İzmir-İstanbul uçuşu sonra İstanbul-Lizbon sonrada Lizbon-Porto. İlla Lizbon Porto arası uçmanıza gerek yok. Trenle ya da otobüsle de gidebilirsiniz. Arası üç buçuk saat. Küçük bir tavsiye eğer İzmir'de yaşıyorsanız Lufthansa'nın Münih aktarmalı uçuşları var: İzmir-Münih-Lizbon şeklinde bazen daha ucuz olabiliyor aklınızda bulunsun.

-Portekizde ulaşım gerçekten kolay. Trenleri konforlu. Trenler ne yazık ki her yere gitmiyor. Tren comboio demek portekizcede. Sitesi cp yani comboio portugues : http://www.cp.pt
Trenin ulaşamadığı yerde otobüsler var. Ama bizim Türkiye'deki otobüslerden biraz farklı. En büyük şirket Rede Expressos :     http://www.rede-expressos.pt/                           
Eğer ispanya'ya falan gitmek isterseniz alsa, eva, internorte gibi firmalarda var. Otobüslerin farkı benim gözlemlerimce otobüsler pek öyle bir mola vermiyor bizim tr'deki gibi. Yiyecek içecek servisi yok. Bir de herkes kendi yerine oturmuyor :)

- Metro sistemi gayet güzel ve kolay anlaşılır. Metrolara biletsiz binmeyin cezası büyük! Özellikle Porto'da yaşıyacak arkadaşlar. Biletsiz bindiniz diyelim. Binmek gayet kolay çünkü turnike yok. ama bir anda görevli gelip kartınızı kontrol etmek isteyebiliyor. Bazen görevlinin size ulaşması saatler sürerken bazen birden iki kişi gelebiliyorlar. Bir arkadaşım biletini okutmayı unutmuş ceza yedi o yüzden dikkat!

-Portekiz deniz ürünleri ile meşhur. Ve genelde balıkları tuzlayarak satıyorlar. Bu tuzlanmış balıkların en ünlüsü bacalheu denilen ve genelde ingilizcesi codfish olana morina ya da sazan balışından yapılan vir yemek. Bu yemeğin zilyon tane çeşidi var. Ben en çok bacalheu com natas yani kremalı olanını sevdim. Denemenizi tavsiye ederim

-Portekiz genel anlamda ucuz diğer Avrupa ülkelerine göre. Ama herzaman olduğu gibi marketten alışveriş yapmak en karlısı. Marketler çeşit çeşit ve tanıdık bir isimde var Dia :) Dia İspanyol markası. Ve burda Dia ve Mini Preço adıyla marketleri var. Fiyatları diğer marketler civarında. Ve ben bir el kremi aldım üzerinde Türkçe yazıyor :) Bu anlamda bu markette gidip bazı ürünleri Türkçesinden okuyup alabilirsiniz. Ama en ucuz marketler bence Froiz ve Pingo Doce.

- İtalyanın aksine restauranlarda oturma parası almıyorlar. Ancak diyelim bir restaurana gittiniz önünüze zeytin, tereyagı vs koydular. Bizim Türkiyedeki gibi bunlar ücretsiz değil. Ekmek bile minik bir fiyatla ücretli. Bunlardan hesabına göre yiyin yoksa benim gibi yemek parası kada böyle ekstralara para verebilirsiniz :)

-Portekiz halkı çok güler yüzlü her zaman yardımcı olmaya çalışan bir halk. Eminim çok seveceksiniz!

Belki ikinci bir yazıda yazabilirim takipte kalın ;)

22 Haziran 2013 Cumartesi

Erasmus Öğrencisi 101

Merhabalar,

Bildiğiniz üzere erasmus mundus öğrencisiyim. İtalya ve Portekizde okudum ve Seneye de Pariste okuyacağım.

Avrupa Birliği üyesi olmadığımız için ne yazık ki her seferinde vize aldım. Oturma iznine başvurdum. Sürekli sosyal paylaşım sitelerinden kafası karışık bir dolu öğrenci görüyorum. Size yardımcı olması açısından bir kaç açıklama yapmak istedim. Ne nedir ne ne değildir diye (çok basit bir dille anlattım herkes bu işlerle uğraşmamış diye olabilir)

Vize
Vize almanızın ilk nedeni o ülkeye giriş yapabilmektir. Pasaportunuz yeşilde olsa normal de olsa bir dayanağınızın olması gerekir. Vize ilk amaçta bu nedenle gereklidir.
Schengen vizesi dediğimiz vize turistlik amaçlıdır 90 gün kadar geçerlidir.
90 günü aşan tüm kalışlarda ulusal vize almak gerekir. D tipi vizedir bu. Açıklama kısmında Öğrenci yazar. Bu sizin oraya niçin gittiğinizi gösterir. D tipi vizesi aynı Schengen vizesi gibidir. Avrupa birliğinde rahatça gezinebilirsiniz( Birleşik Krallık hariç) Yeşil Pasaportta ne yazık ki 91 günde olsa vize alması gerekmektedir. Beni pasaportum yeşildi 6 ay kaldım, o yüzden vize aldım. Ve bazen okullar vizenin fotokopisini isteyebilir.
Vizede ki giriş sayısı önemlidir. Bu giriş sayısı 1,2, multiple olabilir. Bu Avrupa Birliği dışındaki ülkelerde geçerlidir. Avrupa Birliği içindeki gezmelerinizde pasaport kontrolüne girmezsiniz, genelde check in de kontrol ederler.
Vize başvurusunda genellikle kabul belgesi, kaldığınız yeri gösteren belge, gelir belgeleri, sağlık sigortası istenir. Bazı ülkeler dil sertifikası da isteyebilirler. Bazı ülkeler uçak bileti isteyebilir (gidiş geliş ya da tek gidiş)
Bu durumda konsolosluğu arayıp sorun rezervasyon kabul ediyorlar mı? Ben İtalya'ya başvururken sadece rezervasyon göstermiştim, bileti almadım.

Oturma İzni
Sanırım en kafayı karıştıran konu bu. Neden oturuma ihtiyacınız olur?

  • Diyelim size 3 aylık vize verdiler siz 6 ay kalacaksınız. Bu durumda oturma iznine başvurmanız gerekir. Çünkü vizeniz bittiğinde ülke dışına çıkmanız gerekir
  • İkincisi giriş haklarıdır. Eğer giriş hakkını bitirmişseniz oturma iznine ihtiyacınız olur.
  • Bazı kuruluşlar oturma izni isteyebilirler (okullar, işyerleri)
Oturma iznine belli bir para ödemeniz gerekir. 6 aylık,1 senelik olabilir. Ülkeden ülkeye ve kişiniz ulusuna göre değişiyor.





7 Mayıs 2013 Salı

Yedi ayda ne öğrendim?

Merhabalar,

Kısa bir tatil için Türkiye'ye geldim. Hemen bir yazı yazayım dedim madem burdayım. En son bir ay önce yazmışım. Zaten bundan bir on gün önce felaket hastaydım. İki kulağımda da iç kulak iltihabı olmuşum. Ağladım resmen bir gece sabaha kadar ağrıdan. Neyse, bu arada Erasmus'a gelecek öğrenciler belli olmaya başladı. Herkesin kafasında bir soru işaretleri. Ben de iki ülke değiştirmenin, iki vize iki oturma iznine başvurmanın, kısacası yedi ay Avrupa'da olmanın bana kattıklarını Artı eksi şeklinde yazayım dedim.

Önce eksiler


  • Hastalık: Çeken bilir derler ya, aynen öyle. Şimdiye kadar bu kulak rahatsızlığından önce bir de çok kötü kusma falan yaşamıştım. O zaman bile dayanmıştım doktora gitmemek için. Ama kulak malum apayrı bir mesele. Neyse, Avrupa'daki en zor şey hastalık!!! hasta olduğunuzda doktora gitmek bir dert, çünkü her hastaneye gidemiyorsunuz, gitseniz sigortanız bazen ödemiyor önce kendiniz ödemeniz gerekiyor. Sonra size geri ödeme yapıyorlar. Burda Majezik olan ilaç orda başka bir isimde oluyor. İlaçlar pahalı oluyor vs vs. Öneri:Mutlaka güzel bir ilaç programı yapın ona göre yanınızda getirin

  • Özlem: Ben üniversite'yi Ankara'da okudum, ailem İzmirdeydi. Yani kısacası 5 sene yanlız yaşadım. O yüzden benim için Yurtdışına gitmek daha kolaydı. Ama ilk defa ayrılıyorsanız ailenizden çok zor bir durum olabilir.Öneri:  Ama artık teknoloji var. Ailenize mutlaka Skype öğretin. Olmuyorsa bile Skype'a kredi kartından para yükleyin. Sabit hatları aramak sudan ucuz oluyor. Porto'dan İzmir'i cepten aramanın dakikası 60 cent iken, Skype'la 3 cent.

  • Vize, Oturma izni: Bazen kadere küfrediceksiniz. Niye Türkiye Avrupa Birliği'nde değil diye. Vize işleri, oturma izinleri bazen gıcık bir hal alabiliyor. Öneri: Buna hiç canınızı sıkmamak, sonuçtaki mutlu sona kendinizi hazırlamak en iyisi.

  • Yemek: Ah nerde anacığımın yemekleri.... bu lafı diceksiniz. Hele de maddi durumunuz her gün dışarıda yemeğe elverişli değilse, sürekli domuz etli yemeklerden bıktıysanız(not: din tamamen insanın kendi vicdanıdır, ama işin bi de kültür kısmı var ben 23 senedir bu gıdayı yemediğim için bana çok kokuyor, çok ağır geliyor. Herkesin yeme yemememe nedeni farklıdır ne sorgularım ne de benimkini sorgulatırım) en iyisi evde yapmak. Öneri: ratik olarak krep, mantar sote hem cep dostu hem besleyici yemekler. 
  • Alışveriş: Yurtdışında hangi marka çamaşır detarjanı iyidir, hangi makarna daha lezzetlidir bilemezsiniz. Pahalı bir markaya para bayılıp taddan yiyememek, kokudan kullanamamak var.(tecrübe konuşuyor :)) Bu durumda Öneri: Marketlerin kendi markaları. Genelde hesaplı ve pahalı markalarla yarışır düzeyde ya da biraz alt düzeyde oluyor.

Artılar:

  • Dil: İngilizce geliştirmek için en ideal şey yurt dışına çıkmak. Kısa bir anekdot:
  • Barcelonadayız. Hosteli bir türlü bulamadık. bir amcaya dert anlatmaya çalışıyoruz. ingilizce bilmiyor. derken aklıma bu şarkı geldi:



dedim bu şarkıda donde estas yolanda? yolanda nerde demek? dedim donde estas hostel X? adam tarif etti el hareketleriye ve bulduk :) ben en azından bir cümle ispanyolca öğrendiysem siz eminim ingilizceyi geliştirirsiniz.

  • Tecrübe: Artık kendi başıma idari işler nasıl olur, yurt dışında nasıl yaşanır, tamirat nasıl yapılır öğrendim. hepsinden önemlisi kendi ayaklarımın üstünde daha rahat duruyorum. Mesela başka bir şehre gitsem Türkiye'de artık hiç korkmam ya da çekinmem. Çünkü yurtdışında çok daha zorunu yaşadım.
  • Gezmek: Zaten bu programa gelmeden önce Fransa, İtalya, Maceristan, Avusturya, Çek gezmiştim. Ama İtalya'dayken küçük kıyı kasabalarına hiç gidilmemiş yerlere gitme şansım oldu. Portekizi geziyorum. İspanyaya gittim. Bence gayet iyi bir skor :D
sorularınızı bekliyorum :)

4 Nisan 2013 Perşembe

Porto!

Porto'ya geleli tam ikinci ay olacak neredeyse.

yazma fırsatı bi türlü bulamadım. Cenova'dan sonra Porto bana ilaç gibi geldi. İklimi tam bir tropikal iklim. Ilıman. Ama şansımıza bu senenin en yağışlı martını yaşadık. Sabah yağmur yağıyorsa öğleden sonra mutlaka güneş açıyor :)

Porto'da gezdiğim yerleri hemen yayımlayayım

burası Aliados metro'sundan hemen çıkınca karşınızda bulunan belediye binası. Bence çok güzel. 

 Burası Casa de Musicanın hemen karşısında bulunan park.bu parkın ortasında bir figür var:

o da bi şahini yenen aslan. :)

 burası ise Porto'nun en eski kiliselerinden biri. Bir rivayete göre Porto'nun neresine giderseniz gidin görülüyormuş :D
 Londra'yı aratmayan telefon klubeleri :) ve okulum:


benden şimdilik bu kadar :)

13 Şubat 2013 Çarşamba

Aşkım'a

bu yazı ne master hakkında olacak ne de başka birşey,

Sadece sevdiğim insandan bu kadar uzak olduğum için ona burdan hislerimi anlatmak istedim...

Aşkım, sen benim bu program için kararsız kaldığımda en çok destek olan beni yılda sadece sayılı gün görcek bile olsan bile bile kabullenen şimdiye kadar gördüğüm en anlayışlı insansın. İyiki seni tanımışım da hayatımın sonuna kadar benimle olabilecek bir desteğim olmuş, kendimi güvende hissetmişim.

Seni neden çok sevdiğimi yazmıyacağım çünkü seni nedenlerden dolayı ve seni sen olduğun için seviyorum ve hep de sevicem.

Umarım  bu ayrı kaldığımız zamanlar geçmişte birer küçük anı olarak kalır ve ömrümüzü birlikte tamamlarız.

Seni çok ama çok seviyorum benim için artık sen varsın senin beni sabah 5lerde havalimanına geçirmeye geldiğinde söylediğin gibi artık anca beraber kanca beraber.

Sevgililer günün kutlu olsun,

29 Ocak 2013 Salı

yeni başlayanlar için italya 101

italya defterini kapayıp portekize geçiyorum. Gitmeden önce erasmusa gidecek arkadaşlar için bir kaç ipucu vereyim dedim, çok basit şeyler ama bilinmesi de gerekenler:

- İtalya'da şişe sular naturale/frizzante olarak değişiklik gösterebilir. bizim şaşal su dediğimiz şey naturale. Diğeri soda gibi gaz içeriyor.



-İtalya'da restoranların büyük bir çoğunluğu coperto denilen servis ücreti almaktadır. Eğer hesap hesapladığınızdan fazla gelmişse coperto'dan olabilir. Genellikler 1-2 euro arası bir ücrettir.

-Kebab restoranlarının hepsi Türkler tarafından işletilmiyor olabilir :) Kebab dedikleri döner oluyor genelde. hazırlıklı olun :)

-Maile italyancada domuz demektir.

- İtalya'da bir çok süper market zinciri bulunmakta. Ben Cenova'da yaşadım. O yüzden benim deneyimlerime göre en ucuz Dico. Sonra Ekom. Ayrıca Carrefour ve Billa diye de marketler var. Billa'nın özellikle meyvaları çok uygun ve güzel.

- Bir çok operatör var İtalya'da. Vınn kullanmak istiyorsanız internete bağlanmak için Wind'i tavsiye ederim. Hızlı ve uygun fiyatlı.

-Tekli otobüs bileti almaktansa abone biletler almak daha karlı. Otobüslerde bilet kontrol eden kişilere rastlayabilirsiniz. Biletsiz binmenin cezası 40-50 euroları bulabilir. Aman dikkat!

-Roma gibi büyük şehirlerde yaşayacak arkadaşlar yan kesicilere dikkat. Trenlerde eşyalara dikkat. İki arkadaşım böyle eşyaları gitti :(

Benden  bu kadar

Aklıma bir şey gelirse ikinci bir yazı hazırlarım.

ps: the picture is taken from Google